19 Şubat 2008 Salı

KIZ KULESİ-İSTANBUL

BU YIL RÖLYEF KURSUNA GİTTİĞİMDEN DAHA ÖNCE BAHSETMİŞTİM. KURSTA TANIŞTIĞIMIZ VE KISA SÜREDE BİRBİRİMİZE KAYNAŞTIĞIMIZ SEVGİLİ ARKADAŞIM AYNUR ÇETİNKAYA'nın YAPMIŞ OLDUĞU BİR TABLOYU KENDİSİNİN DE İZNİYLE YAYINLIYORUM. CANIM ARKADAŞIM ELLERİNE SAĞLIK BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUM.


17 Şubat 2008 Pazar

HAFTAYA GÜLER YÜZLE BAŞLAYALIM NE DERSİNİZ?


HURiYE, DURiYE, NURiYE
Huriye, Nuriye veDüriye 80-85 yaslarinda, çok eski üç arkadaştır.
Birgün Huriye Nuriye'ye telefon eder ve Düriye'ye gitmeye karar verirler ve giderler.
Biraz muhabbetten sonra Düriye kahve yapar ve içerler.
Biraz sonra Düriye yine:Ay kusura bakmayin unuttum, birer kahve yapayim da içelim der. Huriye ve Nuriye birsey demezler ve içerler.
Aradan biraz zaman geçer. Düriye yine :Size bir kahve bile yapmadim hemen yapayim da içelim der ve yapar getirir. Bizimkilerde yine itiraz yok.
Aksama doğru Huriye ve Nuriye kalkarlar, yola düşerler. Yolda bastonlari ile yavaş yavaş yürürken aralarında şu konuşma geçer;
Huriye: Kız Nuriye, gördün mü Düriye'yi..!!! Ne kadar pinti olmuş. Bize bir kahve bile ikram etmedi.
Nuriye: Kıızzz Düriye'yi ne zaman gördün??

13 Şubat 2008 Çarşamba

14 ŞUBAT İÇİN ETKİNLİK

PORSELEN DEMLİK AİLESİ OLARAK 14 ŞUBAT ETKİNLİĞİNE KATILMAMIZ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNAN http://birdemliksohbet.blogspot.com/ CANIM ARKADAŞIM SEVİL'E ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM. BEN DE SEVGİLİ EŞİM İÇİN YAPTIĞIM BU ÇÖREKLE KATILIYORUM

HAŞHAŞLI ÇÖREK








Malzemesi ve Yapılışı:

1 yemek kaşığı kuru maya, 1 tatlı kaşığı toz şeker ve 1 su bardağı ılık süt ile kabartılır. 1 tatlı kaşığı tuz, su, un ilave edilerek yumuşak bir hamur yapılır. Miktarı isteye göre ayarlanır. Ben 6-7 bardak un ile yapıyorum bir tepsi oluyor.

Hamur 4'e ayrılır her biri sıvı yağ ile açılır üzerine haşhaş ezmesi sürülür burgu şeklinde katlanır, istediğiniz büyüklükte kesilir. Parçalar yağlanmış tepsiye sıkışık bir şekilde yerleştirilir yumurta sarısı sürülür, üzerine çörek otu veya susam ekilerek 180 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.

6 Şubat 2008 Çarşamba

5 DAKİKA DAHA BABA

Güneşli bir gündü. Kadın parkta yanında oturan adama "Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum" dedi.
Adam gülümseyerek "Güzel bir oğlunuz var" dedi. "Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocuk da benim oğlum"
Sonra saatine baktı ve "Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı" diye seslendi oğluna. Çocuk salıncakta yükselirken "Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha" diye karşılık verdi babasına. Adam başını "peki" anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti.
Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna "Todd, artık gidelim mi, ne dersin?" Çocuk yine gitmeye isteksiz "Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha" diye bağırdı babasına. Adam" Tamam" deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti.
Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla "Ne kadar sabırlı bir babasınız" dedi .
Adam gülümsedi kadına. "Sabır değil yaptığım bayan" dedi.
"Büyük oğlum Tommy 'yi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu kaybettim. Buraya yakın yolda bisiklet sürüyordu. Tommy'e hiç yeterince zaman ayırmamıstım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte olabilmek için herşeyi yapardım. Todd'la ayni hatayı yapmayacağıma söz verdim kendi kendime..
O her "Beş dakika daha baba" dediği zaman , oyun oynamak için beş dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum, asıl kazanan benim.

SAĞIR KAPLUMBAĞA

Tarihin bir yerinde, canlı varlıklara kazanma hırsı aşılandığı bir vakitte, kaplumbağalar arasında bir yarış tertiplenmiş. Hedef, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış.. Vakti gelince, bir sürü kaplumbaga arkadaşlarını seyretmek için yarış yapılacak bölgeye toplanmışlar. Ve yarış başlamış. Seyircilerden hiçbiri arkadaslarının kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Kimileri bu inançlarını yüksek sesle dile getirmekten kaçınmıyorlarmış. Öyle ki, yarışmacıların bazıları :
".....Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!" seslerini dahi işitebiliyormuş.
Yarismaya katılan kaplumbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmaz bir gayretle kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.
Seyircilerin sesleri yükselmeye baslamış; giderek bağıranların sesleri yarış alanında yankılanır olmuş:
"...Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!"
Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kaplumbağaların tümü ümitlerini, gayretlerini yitirmiş ve yarışı terketmisler.
Ama yarışta yapayalnız kalan son kaplumbağa, büyük bir gayret ile mücadele ederek, kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğer yarışmacılar ve seyirciler, hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.
Bir kaplumbağa ona yaklaşmış ve sormuş, bu işi nasıl başardın diye.
O anda farkına varmışlar ki... Kuleye çıkan kaplumbağa sağırmış!
Sağır kaplumbağanın çıkılmaz sanılan doruğa tırmanmayı başarması ile, kaplumbağalar dere tepe demeden yeryüzüne yayılmanın, sabır ve kararlılıkla yol almanın ne demek olduğunu öğrenmiş ve bunları gerçekleştirmeye cesaret bulmuşlar.
Olumsuz düşünen insanları duymayın... Onlar kalbinizdeki ümitleri çalabilirler! Duyduğunuz ve okuduğunuz kelimelerin gücünü düşünün.
Bu suretle her zaman pozitif olmaya çalışmanın ilk aşamasını kaydetmiş olursunuz...
Rüyalarınızı gerçekleştiremeyeceğini söyleyenlere karşı sağır olmak, size seslenenlere saygısızlık değildir; düşünüze karşı saygınızı korumanız demektir.